KURUMSAL
SON DUYURULAR
Prof. Dr. Ahmet Hakan HALİLOĞLU ve Prof. Dr. Timur GÜRGAN ile İnstagram Canlı Yayın Programı
24 Ocak 2023Prof. Dr. Özlem Evliyaoğlu ile İnstagram Canlı Yayın
10 Haziran 2022Prof. Dr. Recai Papuçcu ile İnstagram Canlı Yayını
19 Şubat 2022Evlilikte Cinsellik: Ağrılı Cinsel İlişkide Fizyoterapist Bakış Açısı
09 Şubat 2022Embriyolog Semra Sertyel ile İnstagram Canlı Yayını
22 Aralık 20213.Bölüm
Teseden sonra ızdırap gibi 6 ay geçmişti. Eşim kadınlar kulübünden bir doktor ismine odaklanmış ve bana o doktora bir gidelim diyordu. Ben ise teseyi yapan doktorun dedikleri aklıma geliyor, çaresi yok ve niye uğraşıyoruz diye düşünüyordum ve hep erteliyordum. Ancak eşimin araştırmalarını görüp ve daha çok içine kapanmasına mani olmak için onu dinledim ve dediği doktordan randevu alarak çalıştığı hastanenin yolunu tutmuştuk. Sıra bana geldiğinde odanın kapısını açtım ve ‘’gel bakalım aslan parçası’’ diye beni çağırmıştı doktor. Rahmetli dedeme o kadar benziyordu ki bir an içime bir sıcaklık akmıştı. Elimdeki testleri gösterdim. İnceledi ve tesenin boşa yapıldığını söyledi. O anlatıyor eşim soru soruyordu. Ben ise hiç bir araştırma yapmadığım için konulara nötrdüm. Ve bana bakarak durumumu anlayacağım şekilde anlatmaya başlamıştı. O da beni muayene etti. Testislerin küçük olduğunu oda gördü. Kendisi de bazı testler istedi. Onları da yaptırdık. Kontrole tekrar gittik. Yine semen analizinde koca bir sıfır. Sonuç azospermdi. Durumumun azospermi hastaları arasında en zor vakalardan olduğunu ancak uygulayacağı tedaviye belki cevap verebileceğimi, tedavinin ortalama 2 veya 2,5 yıl devam edebileceğini anlatmıştı. Sabır dedi. Ve ilaçlarımı verdi. Bende artık eşim gibi iğne vurulacaktım. Hormonlarım bozuktu ve bu iğneler hormonları düzene getirecekti. Bir de bitkisel sıvı kullanmam gerektiğini iletti ve bir uzmanın numarasını verdi. Artık haftanın her 4 günü iğne vurulmaya başlamış ve her sabah ve akşam bitkisel sıvı ve vitamin hapları tüketmeye başlamıştım. Bu uzman bana facebook da azospermi alanında kurulmuş olan bir grubu takip etmemi söylemişti. O gruba katılmış ve paylaşımları takip etmeye başlamıştım. Artık ben de araştırmaya ve durumun hakkında bilgi sahibi olmaya başlamıştım. Gün geçtikçe azospermi nedir? Sebepleri nelerdir? Biliyordum ve paylaşılan testleri yorumlayacak bilgiye ulaşıyordum. Orada arkadaşlarla sohbet ederek rahatlıyordum.Manevi acı çektiği yetmezmiş gibi bir de fiziksel acı çekmesine sebep olduğumu düşünüyordum. Mikro tese olacağız ve tüp bebek ile çocuğumuz olacaktı guya. Hiçbir şey bilmediğimizden dolayı tese olmanın doğru bir iş olduğuna inanmıştık. Üroloji doktorumuz testisin içini göremediklerini ve testisi açıp bakmaktan başka bir çarenin olmadığını %50 şansımızın olduğu söylemişti. Nihayet tese günü gelmiş ve kendimi ameliyat masasında bulmuştum. Burada eşim duyguları ve yaşadıkları şöyle idi: ‘’Ameliyat yaklaşık iki saat sürmüştü. Ben koridordan eşimin gelmesini bekliyordum. Ve eşimi sedyede odaya çıkarmışlardı artık. O uyuyordu. Doktoru görüp yanına gittim ve başını aşağıya eğip maalesef sperm bulamadık demişti. Buz gibi olmuştum. Ama aklım eşimdeydi. Uyandı, kendine geldi ve sonuç ne diye mırıldandı. Nasıl söyleyecektim bilmiyorum. Ablaları da yanımda idi. Maalesef dedim. Üzüldü ve tekrar uyumaya başladı. İçim acıyordu…’’ Hastaneden ayrılmıştık. Hepimizin yaşadığı bir yıkımdı ve takip eden bunalımlı bir tedavi süreci. Yaklaşık bir haftadan sonra tekrar tüp bebek merkezine gidip doktorla görüştük. Testis tübüllerinin kupkuru olduğunu, hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağımızı söylüyordu. İyice çökmüştük eşimle. Ya evlatlık almamızı ya da Kıbrıs a gidip donörle dinimizce uygun olmayan bir şekilde çocuk sahibi olacağımızın mümkün olduğunu söylemişti. Başımız aşağıda odasını terk etmiştik. Günler geçtikçe neyi nasıl yapacağımızı bilemez olmuştuk. Gizli gizli ağlıyor eşime içimdeki acıyı belli etmemeye gayret gösteriyor idim. Hiç unutmam bir gün işe giderken yine hüzünlenmiş ve işe gitmeyip bir deniz kenarına atmıştım kendimi. Etrafta kimse yoktu. Sabah saatleri idi ve bir başıma hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. Eşime bir çocuk veremeyecek olmamın üzüntüsü beni yiyip bitiriyordu.